Tapu Tahsis Belgesine Dayalı Tapu İptali Ve Tescil Davaları
Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 Sayılı Kanun’un 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.
Bu Kanunun 10. maddesi uyarınca, Tapu tahsis belgesi; hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde yapılan gecekondulara yönelik olarak yapılan başvurular üzerine düzenlenen hak sahipliğini gösteren belgedir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. Ancak ıslah imar planı veya kadastro planları ile belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan tapuları verilebilir.
Özel şahıs arazilerine ya da özel şahıslarla hisseli taşınmazlarda yapılan gecekondular, İmar planlarında kamuya ayrılan alanlarda kalan taşınmazlar, sit alanlarında ve Boğaziçi Kanunu kapsamındaki alanlarda kalan taşınmazlar bu hükümlerden yararlanamaz.
Tapu tahsis belgesine, ıslah imar planlarına dair idari işlemler, tapuya dönüştürülme taleplerinin reddine dair işlemler, Düzenleme ortaklı payına (DOP) ilişkin işlemler ve idarenin ilgili diğer işlemleri idari davaya konu edilebilir.
Ayrıca, Tapu tahsis belgesi sahibi, mirasçıları ve tapu tahsis belgesi sahibi, tapu tahsis belgesinden kaynaklanan haklarını devir ve temlik etti ise devir ve temlik alanlar tapu tescil talebinde bulunabilirler.
Tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp, zilyetliği ispatlayan bir belgedir. Bu nedenle sahibine, zilyetlik ve tapu tahsis belgesine ilişkin kanunda belirtilen koşullar var ise tapu iptal ve tescil talebinde bulunma haklarını verir. Tapu tahsis belgesi verilen hak sahibine “verilecek tapuya esas teşkil edecek” belge niteliğindedir.
Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
- Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması
- Tahsise konu yerde 3194 Sayılı Kanun’un 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 Sayılı Kanun ile değişik 2981 Sayılı Kanun uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
- İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
- Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
- Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
- Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
- İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 Sayılı Kanun ile değişik 2981 Sayılı Kanun’un 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması,
- Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 Sayılı yasa ile değişik 2981 Sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Tüm bu bilgiler ışığında gerek tapu tescil belgesine dair idari işlemlere karşı idari dava, gerekse de bu belgeye dayalı tapu iptali ve tescil davası açılabilmesi için kanunda yer alan şartların uzman avukatlar tarafından değerlendirilmesi hak kaybına uğranılmaması adına oldukça önemlidir.